NEDEN VE SONUÇ...

Hiçbir sebep yokken size zarar veren o kişiyi hatırlıyor musunuz?

Kıskançlıktan seni göremeyen, parladığını anlayamayan o kişiyi mi?

Seni kim incitti ve sonra hiçbir şey olmamış gibi mi davrandı?

Başkalarını mı zehirledi, seni de yargılasınlar diye?

Senin hiç yapmadığın şeyleri uyduran, söylemediğin sözleri söylemişsin gibi gösteren o kişiyi mi?

Ona acıman iyi olur. Neden mi?

Çünkü o kişi dışarıdan ne kadar normal görünse de, içi boştur. Sevgiden, empati ve içsel sağlıktan yoksundur. Kulağa sert geliyor, ama zarar veren birinin içi sağlıklı olamaz.

Delice görünse de, bu doğru. İnsanlar senin hakkında değil, sadece kendilerinin ne olduğu hakkında konuşabilirler.

Bir dahaki sefere biri size bir şey yaptığında ya da söylediğinde, hatalı olanın siz olmadığını hatırlayın.

Tabii ki hayatınızda kimlerle vakit geçirdiğiniz ve bu şekilde davranan insanlara ne kadar süre izin verdiğiniz de sizin sorumluluğunuzdadır. Çünkü insanlar değişmeyecek. Değişiklik size ait olmalı.

Hayat bazen sizi bu tür deneyimlerin içine sokar ki kendinizi sevmeyi öğrenesiniz. Kendinize ne kadar değer verip, saygı duyduğunuzun göstergesi, gidiş yolunuz olacaktır. Gitmek, uzaklaşmak; sizi aşağıya çeken, enerjinizi çalan insanlardan ve durumlardan uzaklaşmak.

Dedikodularla ışığınızı söndürmelerine izin vermeyin. Başkalarının kıskançlığıyla kalbiniz hüzünlenmesin. Çünkü evren, sizinle ilgilenen ve sizi kutsayandır.

Unutmayın: Siz bir Işıksınız ve sevgi olma, sevgiyi yaratma gücüne sahipsiniz. Başkalarının yansımalarının sizinle değil, sadece onlarla ilgili olduğunu fark edin, minnettar olun ve yolunuza devam edin.

Çünkü değer yaratma yeteneğine sahipsiniz ve bu, başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğüne asla bağlı değil.

Evrenin büyüsü içinize yansısın ve size bereket, enerji ve pozitif ışık yağmuru yağdırsın.

Işığınız bol enerjiniz daim olsun,

Sevgilerimle,

TDG